Dedikodu Boşanma Sebebi! Eşinin Dedikodusunu Yapmak Hem Boşanma Hem de Tazminat Sebebidir! Eşlerin birbirleri hakkında dedikodu çıkarmaları evlilik birliğinin sarsılması nedeniyle boşanma davasında kusurlu sayılan davranışlardandır. 4721 Sayılı Türk Medeni kanununun 166 f. I-II hükmüne göre Evlilik Birliği Ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenemeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa eşlerden her biri boşanma davası açabilir.
Eşinin dedikodusunu yapmak Duygusal Şiddet nedeniyle boşanma davasında Küçültücü Davranışlar kategorisine girmektedir.
Örnek vermek gerekirse;
- kocasının iktidarsız olduğu dedikodusunu yapan kadın,
- Karısının patronuyla ilişki yaşadığı dedikodusunu yapan erkek,
- Kocasının homoseksüel olduğu dedikodusunu yapan kadın,
- Karısının evlendiğinde bakire olmadığı dedikodusunu yapan erkek,
- Karısının Lezbiyen olduğu dedikodusunu yapan erkek,
- Kocanın Yengesiyle ilişkisi olduğu dedikodusunu yapan kadın,
- Çocukların kendinden olmadığı dedikodusunu yapan erkek,
- Eşinin Hırsız olduğu dedikodusunu yapan taraf.
Boşanma davasında kusurlu kabul edilerek kusursuz ya da az kusurlu eşe tazminat ödemekle
yükümlü hale gelir.
- Eşinin çıkardığı dedikodu nedeniyle Kişilik hakları saldırıya uğrayan eş kusurlu olan taraftan
Manevi Tazminat olarak uygun bir para ödenmesini isteyebilir. - Ayrıca Boşanma sonucu eşinin desteğini kaybetmesi nedeniyle Maddi zarara uğrayan eş,
kusurlu olan taraftan Maddi Tazminat olarak uygun bir para ödenmesini isteyebilir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi de emsal bir karara imza atarak eşinin dedikodusunu yapmayı
boşanma sebebi saydı. Kararda şöyle denildi;
“erkeğin ‘eşinin kız olmadığı yönünde söylenti çıkararak’ eşini evden gönderdiği anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu durum karşısında boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin ağır
, kadının az kusurlu olduğunun kabulü gerekir.Evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen davalı Karşı davacı kadının ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, bu olayların kadının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği ve boşanma sonucu bu eşin en azından diğerinin maddi desteğini yitirdiği anlaşılmıştır. O halde mahkemece tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkâniyet kuralları dikkate alınarak kadın yararına uygun miktarda maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi gerekir” şeklindedir.